“HEDEFİMİZ DÜNYA MARKASI OLMAK”
PROLİFT olarak 2019 itibari ile 17. yılınızdasınız. Sizin için nasıl bir 16 yıldı?
PROLİFT’i kurarken nasılsak, bugün de aynı ilkelerle yola devam ediyoruz. Biz “en iyisi olmak” hedefiyle yola çıktık ve bu hedef doğrultusunda adımlarımız atıyoruz. Her şeyden önemlisi de bugün hâlâ ilk günkü heyecan ve azimle çalışıyoruz. Her yıl bir önceki yıla artı değer katarak ve üretim hacmimizi artırarak geçirdiğimiz bir 16 yıl geçti. Bu durum 17. yılımızda da böyle olacak, 27. yılımızda da, 57. yılımızda da…
“BENİM HİKAYEMDE TUTKU VE CESARET VAR”
Asansör sektörüne ilk nasıl girdiniz? Bir hikayeniz var mı?
Asansör sektörüne girmem biraz tesadüfi oldu. Ama girdikten sonra da bir tutkuya dönüştü. Benim hikayemde “tutku ve cesaret” var. Yeni bir şey üretmek yeni bir alanda kimsenin cesaret edemediği şeylerle uğraşmak, benim hayat tarzımın bir parçası. Ben asansör sektöründe de bunu buldum açıkçası… Şöyle ki; evliliğimin ilk yıllarında Giresun’dan, İstanbul’a çalışma amacıyla gelmiş ve tamamen farklı bir sektörde işe başlamışken, asansör sektörünü keşfettim. O dönemde mevcut işimden aldığım aylık maaşımdan daha azını kazanma pahasına asansör işine girdim. Kazanç ikinci plandaydı benim için. Hiç unutmuyorum; bir yılbaşı gecesini kabin montajıyla sabahlayarak geçirdiğim günden sonra da asansör işi benim için adeta bir tutkuya dönüştü. Gönülden bağlandım bu mesleğe.
onra da asansör işi benim için adeta bir tutkuya dönüştü. Gönülden bağlandım bu mesleğe.
Bahtiyar Karakoç’un hayatında yeni bir dünya ve yeni bir heyecan yaratan asansör sektörü, kendi üretim tesisini kurması ile onu bir dönüm noktasına taşıyor…
BAHTİYAR KARAKOÇ: O dönem, çok az kazanmak uğruna yeni bir heyecanla satış-montaj işlerine girmiştim. Ancak zamanla yaptığım işler çok beğenildi ve önümde yeni ufuklar açılmaya başladı. Montaj yaparken gördüğüm eksikler sebebiyle; bu defa da “neden kendi asansörlerimi üretmeyeyim?” heyecanı beni sarmaya başladı. Türkiye’de inşaat sektörünün de büyük bir ivmeyle ilerliyor olması üretim alanına geçmek konusunda beni yüreklendirdi. O dönem herhangi bir teşvik almadan sadece ve sadece yetenek ve deneyimime güvenip PROLİFT Markasını oluşturarak fabrikamızı kurdum. Bu olay, benim iş hayatımın kilo metre taşlarının başında gelir.
Giresun’da orta ölçekli bir imalathaneden şu an iki farklı fabrikada üretim yapan bir markasınız… Bu zorlu bir süreç diyebilir miyiz?
Zorluk, göreceli bir kavramdır. Dolayısıyla ben 16 yıllık emek ve çabamı ‘zorluk’ olarak değerlendiremem. Şu an geldiğim noktayla ilgili söyleyeceklerim ise; hedefimi günbegün bir üst seviyeye taşımak yolunda durmaksızın mücadeleden ibarettir. Fabrikaların bitmiş halini gözünüzün önüne getirdiğinizde, kurma aşamasındaki çekilen sıkıntıları, sıkıntı olarak görmüyorum.
PROLİFT’in güncel çalışmaları neler? Okuyucularımıza verebileceğiniz yeni haberler var mı?
Pek çok şey var elbette ama en önemlisi; “PROLİFT Automatic Doors For Lift” iken, “PROLİFT ELEVATOR” olduk. 2019 sonuna kadar bir asansörde kullanılan ekipmanların %80’ini PROLİFT bünyesinde üretmeyi hedefliyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yılına kadar bütün altyapıyı oluşturup, yıllık 20 bin ünite üretebilir hale gelmek başlıca hedeflerimizden. Bunun için merkez Marmara Bölgesi’nde kalmak kaydıyla dünyanın çeşitli bölgelerinde 5 ayrı üretim üssü kurmayı planladık. İlk adımımız olan PROLİFT ASİA’yı faaliyete geçirerek, 2019 Mart sonuna kadar yıllık 2 bin ünite üretim yapacak şekilde işleyişe aldık. Yine 2019 yılı son çeyreğinde ikinci bir üretim üssüne ismi bizde saklı kalmak kaydıyla başlayacağız. Hedefimiz; ülkemize Cumhuriyetin 100. yılı armağanı olarak, merkez üretim üssü hariç, dünyanın 5 noktasında üretim yatırımlarını tamamlayıp, yıllık 20 bin ünite üretim çıtasına ulaşan bir dünya markası olmak. Bilindiği üzere kapı üretiminde Türkiye lideriyiz. Ayrıca, Bursa’daki yeni fabrikamızın işleyişe başlamasıyla beraber paket asansör sistemine geçiş yaptık. Bu kapsamda; Asansör kabinleri, karkas, süspansiyon, makine şasisi, asansör motoru, asansör kontrol panosu da dahil olmak üzere tüm bu bileşenleri PROLİFT bünyesinde üretmeye başladık.
“Rekabetten korkmayın.”
Günümüzde asansör sektöründe en büyük sorunun rekabet olduğundan bahsediliyor… Sektörün rekabet anlayışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şahsım adına söylüyorum ki, rekabet kamçılayıcı bir unsurdur. Rekabetten korkmayın. İyi bir işi, orta bir işi, vasat ya da kötü bir işi bu rekabet sayesinde ölçebilir ve hamlelerinizi buna göre belirleyebilirsiniz. Ancak bizim sektörümüzdeki rekabetin başka sorunları var. Eğer rekabet, işin iyi yapılması için kullanılırsa o zaman hem işimizi hem de sektörümüzü sürekli geliştirir. Bir de açıkçası çağımız endüstrisinde her şeyi (sanal ortam da dahil olmak üzere) eleştirip yorum yapma hakkına sahip bireyler olduğunu düşününce, rekabet çok daha kıymetli oluyor benim gözümde. PROLİFT A.Ş kurulduğu günden itibaren benimsediğimiz vizyondan hareketle kaliteli ürünleri en ekonomik şekilde pazara sunmaktadır. Ve bu vizyon bizi sahada güçlü hale getirmiştir. Bundan sonraki üretim ve satış politikamız da aynı kararlılıkla devam edecektir.
Peki sizce rekabet koşullarını zorlaştıran bir piyasamız mı var?
Pek böyle düşünmüyorum. Bizim küçük esnaf diye tabir ettiğimiz satıcı bile, perdeci dükkanının hemen yanı başına kendi perdeci dükkanını açıyor. Bence, rekabeti seven ve bu rekabete ortam sağlayan anlayışa sahip bir milletiz. Müşteriye sunduğumuz seçenek yelpazesini genişlettiğimiz için, tercih ediliyor olmak daha da kıymetleniyor bence.
“Üreticilerin en büyük sıkıntısı; haksız önyargılar”
Sektörde üretici firmaların en büyük sıkıntıları nelerdir sizce?
Sektörde çok kıymetli meslektaşlarımla sık sık bir araya geliyorum. PROLİFT Ailesi olarak bizi en çok rahatsız eden; insanların bizim üretmiş olduğumuz el emeği, göz nuru ürünlere haksız ve önyargılı ithamlarıdır. Ürünlerimiz üzerinde yeterli bilgiye sahip olmadan karar verici tutumları bize zarar vermese de gündemi meşgul ediyor. Kimseden takdir beklemiyoruz, eleştiriye de açığız, ancak haksız önyargılar bizi çok rahatsız ediyor, diyebilirim. Bence bu sektörde pek çok üreticinin ortak sıkıntısıdır. Sizin gece gündüz, Ar-Ge ekibinizle ince hesaplar üzerinden çalıştığınız ürünler hakkında temelsiz yorumlar yapılması gerçekten çok üzücü.
“Yabancı üreticiler Türk asansör sektörünün yükselişinden endişeli”
Yurtdışında pek çok yabancı sektör temsilcileri ile de temaslarda bulunuyorsunuz? Yurt dışında Türk asansör sanayisinin algısı nasıl?
PROLİFT hem Avrupa’ya hem Ortadoğu’ya hem de Türki Cumhuriyetlere satış yapan bir marka. Dolayısıyla her birini ayrı ayrı değerlendirmek lazım. Bazı ülkelerde önyargı ile karşılanıyoruz, kendimizi ifade edebildiğimiz ortamlarda bu önyargıları aşmaya çalışıyoruz. Geçmişe baktığımda, önümüzdeki birkaç yıl içinde Türkiye’deki asansör üreticilerinin dünyada önemli bir pazar payına ulaşacağı kanaatindeyim. Türkiye’de asansör komponenti üreten arkadaşların sektöre yaptığı olağanüstü yatırımlar sayesinde bu yanlış algı ve önyargı en kısa sürede kırılacaktır. Zira dünyadaki yabancı asansör üreticileri Türkiye’de son yıllarda oluşan hızlı ivmelenmeyi bir taraftan takdir ederken, kapalı kapılar ardında da endişe duyduklarını hissetmekteyim.
“TEK EKSİĞİMİZ MARKALAŞMAK”
BAHTİYAR KARAKOÇ: Benim üretim anlayışımda yapılan işin kalitesi, hızı, verimliliği çok önemlidir. Yerli üreticiler olarak bizlerin, küresel markalarla yarışabilmesi için rotamızı bu ilkelere çevirmesi gerekiyor. Bugün Türkiye’de yerli ürünlerin güvenilirliği konusunda bir problem görmüyorum. Bizim sadece markalaşma tarafında eksiklerimiz var. Eğer bizler markalaşma tarafında meslektaşlarımızla birlikte yoğun bir şekilde çalışırsak, dünyanın birçok bölgesinde bahse konu yabancı markaların adını unutturacak kadar başarı elde edebiliriz. Türkiye’de önümüzdeki 10 yıl içerisinde birkaç tane marka oluşabileceği kanaatindeyim. Bu arada çok değer verdiğim meslektaşlarım “az olsun, benim olsun” anlayışından sıyrılmayı başarabilir, mesleki ufkunu geniş tutarsa 1-2 tane dünya markası bile çıkabileceğine inanıyorum.
“Her geçen gün mantar gibi firma türemesi konusu, bu ülkede TEKRAR TEKRAR gözden geçirilmelidir”
Ama bir yandan da her geçen gün küçük çaplı yeni firmalar sektörde faaliyet göstermeye başlıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bizim bu konudaki rahatsızlığımız, bir şehirde yaşayan insanların ayak sayısı kadar ayakkabı mağazası açılmasının önünde hiçbir engel olmaması sorunundan ibarettir. Ben, Bahtiyar Karakoç olarak sabah uyandığımda nasıl ki beyaz önlük giyip bir sağlık kuruluşunda hekimlik yapamıyorsam, aynı gerekçeyle insanların her gün kullandığı bir ulaşım aracı olan asansör işinde de, her mavi önlüğü üstüne geçiren işin başına geçmemelidir. En küçük resmi ihalelerde bile teminat ve yeterlilik unsuru aranırken, insanların hayatının bir parçası olan ve içinde onlarca güvenlik komponenti barındıran bir meslekte her geçen gün mantar gibi firma türemesi konusu, bu ülkede tekrar tekrar gözden geçirilmelidir.
Liftinstituut tarafından en iyi yerli marka seçildiniz , bu ödülle ilgili neler söylemek isterseniz?
Liftinstituut, asansör sektöründe ağırlığı ve geçerliliği olan önemli ve saygın bir denetleme/belgelendirme kuruluşudur, haliyle böyle önemli bir kuruluştan ödül almak çok onore edici. Bizi bu ödüle layık gören Liftinstituut ailesine PROLİFT A.Ş ve şahsım adına teşekkür ederiz. Ancak, şunu da belirtmekte fayda görüyorum ki, biz hiçbir zaman işimizi ödül almak adına yapmadık. Bizim hedefimiz ülke sınırlarını aşmak ve aranan bir dünya markası olmak.